Emrah Serbes 'in Müptezeller isimli kitabını eleştirmeden önce birkaç şey söylemek istiyorum. Kitap okuyan insan cinayet işlemez, kendini patlatmaz, şiddete meyletmez, ömrünü nerede, nasıl harcadığını sorgular. Yapılan araştırmalara göre ( Araştırmayı ben yaptım :) ) Türkiye'de her on kitaba bir adam düşüyor. Galiba bu istatistik tek başına bize çok şey anlatıyor.
Kitapçıda kitapları incelerken Müptezeller isimli kitaba rastladım. İsminden tutun da kapağına kadar ilk bakışta beni etkilemeyi başardı. Oracıkta okumaya başladım. Birkaç cümle okuyacaktım ancak kendimi yirmi yedinci sayfada buldum. Eğer kitapçı beni gözleriyle taciz etmese kitabın sayfasına kadar okuyacaktım ama hem adamın bakışları hem de kitaplığımda bulunmasını istemem. Beni kitabı almaya teşvik etti. Kitabın ilk yirmi yedi sayfasında Emrah Serbes beni karamsarlığın kasvetin girdabına sürükledi.
Kitabı eleştirecek olursak kahramanımız Antalya'da otelde çalışıyor. Gündüzleri turistlere yazıyor, ne yazık ki karşılık alamıyor. Akşamları içki içerek gününü sorguluyor, kahramanın çalıştığı yerin müdürü sokak köpeklerine verilmek üzere biftek verir ve bifteğin zehirli olduğunu anlayan kahramanımız ve arkadaşı müdüre sinirlenince olanlar olur ve olaylar üzerine işten atılırlar. Artık kahramanımız işsizdir ve rüzgar ne yönden eserse o yöne doğru hareket eder. Soluğu Ankara alır, buradaki çevresi de Antalya' da kinden farklı değildir. Kahramanımız kaldığı yerdeki yaşlı adam aniden sancılar içerisinde kalır ve kahramanımız afyon vererek yaşlı adamın acılarının hafiflemesini sağlar.
Ardından, kahramanımız kendisini Ankara'da sigara, alkol ve uyuşturucu üçgeni içerisinde bulur ve sonunda soluğu akıl hastanesinde alır. Burada kendisini önemsiz, değersiz ve müsvette hisseder. Hazırladığı planı uygulamaya koyar ve akıl hastanesinden kaçar. Kaçtığı günü dışarıda geçirir. Artık bir şeyi idrak etmiştir. Dışarıda olması yahut içeride olması kimse için bir şey ifade etmemektir. Bunun üzerine aynı günün akşamı akıl hastanesine geri döner.
Müptezeller'i okurken kah gülümseyecek kah hayatı sorgulayıp derin bir üzüntüye kapılacağınızı düşünüyorum. Elinizden düşüremeyip tek solukta okumaya değer nadir kitaplardan biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum.
Sağlıcakla kalın,